KOVADA MİLLİ PARKI

Her yıl en az bir kez gittiğimiz “Kovada Milli Parkı” bu yıl da ilgi çekti ve iki otobüsle Kovada yolunu tuttuk. Saatlerin alınmaması nedeniyle otobüsü kaçıran birkaç kişi dışında tüm katılımcılar uykulu; ama neşe içinde yerini aldı. Göldosk’un cömert katılımcılarından biri yol üzerindeki fırından Isparta’nın ünlü nokulundan iki tepsi aldı. Eğirdir’den aldığımız iki genç katılımcı dışında otobüsümüzde ailesiyle gelen iki de çocuk katılımcımız vardı.

Milli Park piknik alanında yapılan ısınma hareketleri oldukça ilgi çekti. Tüm katılımcılar isteyerek Selçuk Çömlekçi’nin yaptırdığı ısınma hareketlerine katıldı. Uzun ve kısa parkur aynı anda birlikte yürüyüşe başladı. İlk kez kısa parkur yürüyüşçüleri de burada zirve yapacaktı. Ben de çok kez buraya gelmeme karşın verilen görev nedeniyle zirve yapmamıştım. Zirvenin ününü çok duymuştum, merak içindeydim.

Küçük molalarla zirveye tırmanıyorduk. Yükseldikçe manzara değişiyor, güzelleşiyor; yorgunluklar dile gelmiyor, fotoğraf makineleri aralıksız çalışıyordu. Herkes mutluydu. Bunu gözlerinden okuyabiliyorduk. Sonunda zirve… İşte burada yönetimde olmama karşın yönetime sitemimi belirttim yüksek sesle. Beni bu zamana kadar zirveye çıkarmayıp aşağıda görev verdikleri için. Zirve hiç de zor bir tırmanış değildi. Küçük adımlarla herkes zirve yapabilirdi.

Zirvede büyük bir hayranlık hakimdi. Manzara müthişti. Çevre tehlikeli olduğu için yöneticiler devamlı katılımcıları uyarıyordu. Toplu ve tek tek çekilen fotoğraflardan sonra dönüş başladı. Tek sıra inen yürüyüşçülerin görüntüsü görülmeye değerdi. Rehber arkadaşlar ayrılması gerektiği halde kısa ve uzun parkur yürüyüşçülerini burada ayırmadı. Bazı katılımcılar bazı yerlerde zorlanmasına karşın mola ve kahvaltı yerine kadar sorunsuz inildi.

Her zaman olduğu gibi sofralar birleştirildi, hiç kimse yalnız bırakılmadı. Yiyecekler paylaşıldı, sofradan sofraya ikramlar yapıldı. Sıcak çayların eşliğinde güzel bir kır kahvaltısı yapıldı. Ortada hiçbir şekilde çöp bırakmadan toparlanılıp yola çıkıldı. Bir süre asvalt yolda yüründü. Her ne kadar asvalt yorsa da göl kenarından yürümek, doyumsuz manzara yolun zorluğunu hissettirmiyordu.

Milli parkın girişindeki doğa müzesi de görülmeye değer. Her Ispartalının buraları en az bir kere mutlaka görmesi gerekir. İnanın çoğumuz burnumuzun dibindeki güzellikleri görmüyor, şehrin gürültüsü içinde boğulup gidiyoruz. Öyleyse ne duruyorsunuz. Katılın bize… Katılın Göldosk’a…

HAMDİ ÇUBUKÇU